uyandruck
www.uyan.de


www.uyan.net

 

ANASAYFA

HABERLER

YAZARLAR

POLİTİKA

KÜLTÜR ve SANAT

TANITIM

TARİHTE KALAN

BİLDİRİLER

BİLGİ HAZİNESİ

 

Askeri vesayet, derin devlet, diktatörlük ve Erdoğan

AB ile müzakere süreci başladı başlamasına da, meğer sahte bir tavırla yüzü Avrupa'ya yönelikmiş. Asıl hedef din yobazlığı, biraz da ırkçı milliyetçilik. Kısaca özetlenecek olursa amaç demokrasi yolunda ilerlemek değil, tam da demokratik hak ve özgürlükler düşmanlığı.

Askerlere, derin devlete ve hatta bir önceki genelkurmay başkanı orgeneral İlker Başbuğ'u içeri atmakla sivil hükümetler üzerinde gölgesi eksik olmayan generallerin burunları kırıldı zannediliyordu. Ve gerçek demokrasiye doğru hızla yol almakta oldukları intibaı uyandı. Hem ülke içi ve hem de uluslararası kamuoyunda.

Generallerin bazıları 36 yıl gibi ağır hapis cezalarına çarptırıldıkları halde serbest bırakıldılar ve hatta mahkemelerce berat ettirildiler. Sonuç önümüzdeki dönemlerde mutlaka belli olacak. Ama Ahmet Altan şimdiden durumu sezmiş ve algılayabilmiş. Bir zamanların markaja alınan, hatta rehin alınan İspanya kıralına benzetmiş Erdoğan'ı.

Kürt sorunu olduğunu, cumhuriyet kurulalı beri burada bir bit yeniği olduğunu cesaretle anlatan veya açıklayan bir ilk başbakan olarak da tarihe geçti Erdoğan. Kürt açılımı diye bir süreç başlattı. Bunun yanısıra ırkçı faşist oylara göz dikmişti ya, onlardan tepki gelince o sürecin adını da değiştirdi ve demokrasi süreci diye adlandırdı. O bile faşistlerin Kürtlere karşı kızgınlaşmış yüreklerinin közünü soğutamadı. Kürtlerin eskiden beri inkarının devamını istediler. Kendilerini ulusalcı diye lanse eden CHP'li faşistlerle ırkçı faşist MHP neredeyse birleşti Kürtlerin demokratik haklar talebi konusunda.

İlk iktidara geldiğinden bir veya iki yıl kadar sonra TV ekranlarından MHP'li biri Erdoğan'a karşı kin kusuyordu ve bu güne kadar daha ağzından bir tek "Türk milleti" diye bir laf çıkmadığından dert yanıyordu. Gerçekten de uzun süre hep "milletimiz" diyordu. PKK'ya ve APO'ya da başlarda hiç terörist veya terör örgütü demedi.

Demeye elbette hakkı yoktu. Çünkü onların terör diye lanse ettiği örgüt Evren'in askeri faşist diktatörlük yöntemiyle sürdürülen devlet terörüne karşı bir başkaldırı, silahlı bir isyan idi. Devlete karşı silahlı isyan hareketi diyebilirsiniz. Peki devlet nasıl bir devletti o zaman, yani 1984 yılında? Devletin kendisi bir terör devleti değilmiydi? Bunu irdeleyen, konuşan yok maşallah. Sanki kalubeladan beri demokratik hak ve özgürlüklere dayalı demokrat bir devlet.

Evren daha general üniformasıyla cumhurbaşkanlığı makamında oturmakta iken, Almanya Spiegel dergisi zar zor bir randevu alarak bayan bir gazeteciyi kendisine yollamış ve makamında bir söyleşi yapmıştı. Elbette işine gelecek sorular sormazdı. Eleştirel ve dikenli sorularla terletti generali. Demokrasiye ne zaman geçeceksiniz şeklindeki soruya; bizde zaten demokrasi var diye ahkam kesmekte iken Alman gazeteci lafını balla keserek "asla" dedi ve buna hiç bir şekilde demokrasi denemez demişti. Bunun üzerine Evren bayağı sinirlenmiş ve "bir generala karşı bu kadar pervasızca konuşan bir insana hayatta rastlamadım" demişti.

Elbette rastlayamazdı. Çünkü çevresi yalakalarla, dalkavuklarla, okkabazlarla doluydu.

Şimdi ise varılan nokta şu: Benim şahsen bir süredir düşündüğüm ama bir ipucu bulamadığım için bahsetmediğimi Ahmet Altan öngörmüş ve son köşe yazısında tarihi örneklerle tam adlandırmış. Büyük bir olasılıkla Erdoğan ırkçı derin devletin mengenesinde. Demokratik hak ve özgürlüklere, Ermeni soy kırımına dehşetli karşı çıkışı da bu yüzden. Almanya bu tarihi gerçeği gören ve yasalaştıran dünyanın ilk ve son devleti değil. Şimdiye kadar Rusya, İsviçre, Fransa gibi ülkeler dahil, 20 ülke tanımış. Bizim ırkçılar bu ülkelere savaş mı açacaklar?

Almanlar Türkiye'nin gül hatırı için değil, dünyanın selameti için kendi devlet bütçesinden 65 milyon euro ayırarak NATO çerçevesinden İncirlik hava üssüne bazı savaş uçakları ve radar uçağıyla 250 kişilik bir askeri birlik konuşlandırmış. Bunları ziyaret etmek isteyen Alman parlamenterlere Türkiye izin vermeyerek guya onları Ermeni kararından dolayı cezalandırmak istiyor. Bunun üzerine Almanya Sol partiden bir milletvekili de Erdoğan'ın Almanya'ya girişini yasaklayalım diye bir öneride bulunmuş.

Türkiye'nin Suudi Arabistan ve Katar'ın maddi desteğiyle besleyip büyüttüğü, silah eğitimi verdiği IŞİD ve El Nusra türü insanlık düşmanı cellatlar dünyanın başına bela. Bazı isteklerini yerine getirmedi diye Türkiye'nin de başına bela. Bu beladan kurtarmak için bütün NATO üyesi ülkeler ve Rusya olağanüstü bir çaba harcarken Türkiye ayak diretiyor.

cumali.uyan@gmail.com