uyandruck
www.uyan.de


www.uyan.net

 

ANASAYFA

HABERLER

YAZARLAR

POLİTİKA

KÜLTÜR ve SANAT

TANITIM

TARİHTE KALAN

BİLDİRİLER

BİLGİ HAZİNESİ

 

Erdoğan'ın diplomatik bir dil, bir üslup sorumsuzluğu

Bu başlıkla yobazlar dana altında buzağı aramasınlar. Uluslararası dil olan diplomasi ile sahte diploma gibi şeyleri, sapla samanı biribirine karıştırmasınlar. Konumuz başka.

Geçtiğimiz gün Almanya televizyonu ARD'de yayınlanan söyleşide Erdoğan "AB bize üç milyar Euro verecekti, daha bir, iki milyon kadarını vermiş şimdiye kadar." Bir milyon mu, iki milyon mu? Bu miktarlar bir iki kuruş değil, milyonlardan bahsediyorsunuz. Üstelik Erdoğan'ın dedikleri doğru da değilmiş.

Avrupa Konseyinin bu işleri koordine eden sorumlusu  Margaritis Schinas derhal Erdoğan'ın sözlerine itiraz etti ve "şimdiye kadar Türkiye'ye sığınmacılar için verilen paranın miktarı 740 milyon Euro" dedi.

Aradaki farkı görüyormusunuz? Bir cumhurbaşkanının ağzından bu kadar falsolu, bu kadar çelişkili lafların çıkması yakışıyormu? Bu falsolu lafları ve kendisine sorulan soruların yetersizliği de Spiegel Online'de geniş bir yazıyla yer verilen bir eleştiri konusu oldu.

AB'nin vereceği yardım sığınmacılara, Türkiye hükümetine değil

Savaştan kaçarak canını kurtaran insanlara yardım için UNICEF, Sınır Tanımayan Doktorlar, Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Gıda ve Sağlık Örgütü gibi kuruluşlara ve projelere veriliyor bu para, "Türkiye hükümetine değil" diyor  Margaritis Schinas.

AKP hükümeti Avrupalıları enayi sanıyor ve savaştan kaçan sığınmacıları bahane ederek milyarlarca Euro alıp cebellezi edeceklerini sanıyorlar. Boş bir hayal dünyası.

ARD'nin "gerçekten de ölüm cezasını geri getirmeyi düşünüyor musunuz, yoksa öyle bir blöf ya da şantaj mı idi o sözleriniz" şeklindeki sorusuna Erdoğan "biz elbetteki halkımızn isteklerine kulak vereceğiz ve onların istekleri doğrultusunda konu meclise gelecek ve görüşülüp müzakere edildikten sonra oylanacak" diyor Erdoğan. Daha da ileri giderek "ben Kıral değilim, yasalar ve anayasa çerçevesinde hareket eden bir cumhurbaşkanıyım" diyordu Erdoğan.

Spiegel için de bir eleştiri konusu olan "peki Kürtlerin arzu ve istekleri yok mu" şeklindeki bir soruyu es geçti sormaya Sigmund Gottlieb. Ama otoriter bir cumhurbaşkanı olarak istediğini zaten dikte ettirmekte olduğunu ve bu sözlerine bu nedenle itiraz ettiğini belirtti ARD Bavyera TV Şef Redaktörü Sigmund Gottlieb.

Sonuçta Erdoğan'ın falsolu olarak dediklerinin çoğu kâr kaldı yanında. Mesela "idam cezasını kaldırdık da ne oldu? AB üyesi ülkelerin dışında dünyanın birçok ülkelerinde var zaten idam cezası" dedi. Oysa AB istedi de biz yaptık diye değil, çağdaşlık ve demokrasi gereği bir felsefe olarak yaptık demeliydi cumhurbaşkanı Erdoğan.

ABD'nin bazı eyaletlerinde var halen idam cezası. Ama bazen aradan 30 - 40 yıl geçtikten sonra bazı gerçekler ortaya çıkıyor ki, idam edilen bir iftira veya katekulli sonucu ve haksız yere idam edildiği anlaşılıyor. O devlet eliyle öldürülen insanın tekrar geri getirilmesi mümkün mü?

Hükümet olarak halkının isteklerine kulak vermek, batılının kulaklarına hoş gelebilir. Ama batılı genelde aydın ve dünyanın gerçeklerinden oldukça haberdar. İdamın geri gelmesini istiyenler, birinci derecede cahil u cuhela. İkincisi demokrasi ve insan hakları düşmanı olan milliyetçiler ve daha da ötesi müslüman maskeli ırz düşmanları. Konya Karaman'daki vakıf yurdunda 45 erkek çocuğa cinsel taciz ve tecavüz henüz unutulmadı.

Papağan gibi hep dönüp dolaşıp bölücü terör örgütü sözü de bayatladı ve hiç kimsenin beynini ıslatmıyor artık. Neden? Devlet kendi vatandaşının, Kürtlerin evini, yerini yurdunu top ve tank ateşiyle bombardımanlarla başına yıkarsa, onlara devlet terörü uygularsa PKK'nın da fırsat buldukça misilleme yapması, güvenlik güçlerine tuzak kurması, onlar için kaçınılmaz bir zorunluluk.

PKK terör örgütümüdür değilmidir konusu mecliste konuşulup tartışılacak bir şey. Ve sadece onunla da bitecek bir şey değil. Üniversitelerde diploma veya doktora tezi konusu olmalıydı. Terörle mücadele yasasına en ufak bir şeyi dahi ilintilendirilerek istediğin insanı içeriye tıkamak, Küristan dağlarını eskiden ve şimdi de şehir ve kasabaları bombalamakla Kürt sorununun çözülemeyeceğini her kes gördü, inandı ve iman getirdi.

AKP iktidarı böylesine ilkel ve iptidai lafazanlıkları kendi cahil kitlesi veya seçmenine anlatabilir ama aydın Türkiye kamuoyuna ve dünyanın en gelişmiş medyasına sahip Almanya'ya anlatamazsın kardeşim. Onlara maval okuyamazsın.

cumali.uyan@gmail.com